تبليغ
الشاهد
الغائب
7- Hazır Bulunanların,
Bulunmayanlara Bildirmesi
أنبأ قتيبة
بن سعيد قال
حدثنا الليث
عن سعيد بن
أبي سعيد عن
أبي شريح
العدوي أنه
قال لعمرو بن
سعيد وهو بن
العاصي وهو
يبعث البعوث
إلى مكة ائذن
لي أيها
الأمير أحدثك
قولا قام به
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم الغد من
يوم الفتح سمعته
أذناي ووعاه
قلبي وأبصرته
عيناي حين
تكلم به رسول
الله صلى الله
عليه وسلم حمد
الله وأثنى
عليه ثم قال
إن مكة حرمها
الله ولم
يحرمها الناس
ولا تحل لامرئ
يؤمن بالله
واليوم الآخر
أن يسفك بها
دما ولا يعضد
بها شجرة فإن
أحد ترخص
بقتال رسول
الله فيها
فقولوا إن الله
أذن لرسوله
ولم يأذن لكم
وإنما أذن لي
فيها ساعة من
نهار وقد عادت
حرمتها اليوم
كحرمتها بالأمس
وليبلغ
الشاهد
الغائب فقيل
لأبي شريح ما
قال لك عمرو
قال أنا أعلم
بذلك منك يا
أبا شريح إن
الحرم لا يعيذ
عاصيا ولا
فارا بدم ولا
فارا بحربة
[-: 5815 :-] Said b. Ebi Said
anlatıyor: Ebu Şureyh el-Adevi, savaş için Mekke'ye birlikler gönderen Amr b.
Said b. eı-As'a dedi ki: "Ey vali! izin ver de Resulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem)'in Mekke'yi fethetmesinin ikinci gününde söylediği bir şeyi
sana bildireyim. Zira söylediğini bizzat kulaklarımla duydum, gözlerimle gördüm
ve hala aklımda tutuyorum." Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Yüce
Allah'a hamdü senada bulunduktan sonra: "Mekke'yi insanlar değil bizzat
Yüce Allah haram bölge kılmıştır. Bunun içindir ki Yüce Allah'a ve ahiret gününe
inanan hiçbir kişiye bu bölge içerisinde kan dökmesi veya bölge içindeki bir
ağacı kesmesi helal değildir. Şayet birileri benim burada savaşmama dayanarak
savaşmak isterlerse onlara: ''Yüce Allah bu konuda Resulüne izin verdi, ancak
size izin vermedi!'' deyin. Yüce Allah da bana günün az bir zamanı için bu izni
vermiştir ve artık dün olduğu gibi bugün de tekrar haram bölge olmuştur. Burada
hazır bulunanlar bulunmayanlara bunu bildirsin!" buyurdu.
Ebu Şureyh'e:
"Peki, bunu söyledikten sonra Amr sana ne karşılık verdi?" diye
sorulunca Ebu Şureyh, Amr kendisine şöyle dediğini söyledi: "Ey Ebu
Şureyh! Ben bunu senden daha iyi biliyorum! Ancak Harem bölgesi; asi olana,
haksız yere birini öldürene ve suçlu olan kişiye sığınma yeri olamaz!"
Tuhfe: 1257.
3745. hadiste geçti.
الحث
على إبلاغ
العلم
8- Bilgiyi Başkasına
Aktarmaya Teşvik
أنبأ محمد بن
عبد الله بن
الحكم قال
حدثنا يحيى بن
سعيد القطان
قال حدثنا
شعبة قال
حدثني عمر بن
سليمان عن عبد
الرحمن بن
أبان بن عثمان
بن عفان عن
أبيه قال خرج
زيد بن ثابت
من عند مروان
قريبا من نصف
النهار فقمت
إليه فسألته
فقال سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول نصر
الله امرأ سمع
منا حديثا
حفظه حتى
يبلغه غيره
فرب حامل فقه
إلى من هو أفقه
منه ورب حامل
فقه ليس بفقيه
[-: 5816 :-] Abdurrahman b. Eban b.
Osman b. Aftan, babasından bildiriyor: Zeyd b. Sabit gün ortası Mervan'ın
yanından çıktı. Yanına gidip Mervan'la görüşmesinin sebebini sordum. Dedi ki:
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in:
"Yüce Allah, bizden
bir söz işitip de bunu aklında tutan ve başkasına aktaran kişinin yüzünü nurlu
kılsın. Zira nice bilgi sahibi kişiler. bu bilgileri kendisinden daha anlayışlı
birilerine aktanr. Nice bilgi sahibi de vardır ki bu bilginin idrakinde
değildir" buyurduğunu işittim.
Diğer tahric: Hadisi
Ebu Davud (3660), İbn Mace (230, 4105), Tirmizi (2656), Ahmed, Müsned (21590),
Tahavi, Şerh Müşkili'!-Asar (1600) ve İbn Hibban (67, 68) rivayet etmişlerdir.
أنبأ الفضل
بن العباس بن
إبراهيم قال
حدثنا عفان
قال حدثنا
همام قال
حدثنا زيد بن
أسلم عن عطاء
بن يسار عن
أبي سعيد
الخدري عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال
حدثوا عن بني
إسرائيل ولا
حرج وحدثوا
عني ولا
تكذبوا علي
[-: 5817 :-] Ebu Said el-Hudrı,
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den: "İsrail oğulları hakkındaki
haberlerden bir çekinceniz olmadan bildiklerinizi aktarın. Benden
öğrendiklerinizi de başkalarına aktarın; ama adıma yalan söylemeyin (hadis
uydurmayın)" buyurduğunu bildirir.
7954. hadiste tekrar
gelecektir. - Tuhfe: 4167.
Diğer tahric: Hadisi
Müslim (3004) ve Ahmed, Müsned (11536) rivayet etmişlerdir.
التحريض
على حفظ
الإيمان
والعلم
والتبليغ
9- İman, ilim ve
Tebliğin Muhafaza Edilmesi
أنبأ محمد بن
بشار قال
حدثنا محمد
قال حدثنا شعبة
عن أبي حمزة
كنت أترجم بين
بن عباس وبين
الناس فأتته
امرأة تسأله
عن نبيذ الجر
فنهى عنه قال
إن وفد عبد
القيس أتوا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قالوا يا
رسول الله إنا
نأتيك من شقة
بعيدة وإن
بيننا وبينك
هذا الحي من
مضر وإنا لا
نستطيع أن
نأتيك إلا في
شهر حرام
فمرنا بأمر
نخبر به من
وراءنا وندخل
به الجنة
فأمرهم بأربع
ونهاهم عن أربع
أمرهم
بالإيمان
بالله وحده لا
شريك له وقال
هل تدرون ما
الإيمان
بالله قالوا
الله ورسوله
أعلم قال
شهادة أن لا
إله إلا الله
وأن محمدا
رسول الله
وإقام الصلاة
وإيتاء
الزكاة وصوم
رمضان وأن
تعطوا الخمس
من الغنم
ونهاهم عن
الدماء
والحنتم
والمزفت قال
شعبة وربما قال
النقير وربما
قال القبر
فقال احفظوه
وأخبروا به من
وراءكم
[-: 5818 :-] Ebu Cemre anlatıyor: ibn
Abbas ile insanlar arasında tercümanlık yapıyordum. Bir defasında yanına bir
kadın geldi ve testide yapılan şıranın hükmünü sordu. ibn Abbas testi içinde
yapılan şıranın yasak olduğunu söyledi ve şunu anlattı: Abdulkays kabilesinin
heyeti Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)'in yanına geldiler ve:
"Ya Resulalıah! Uzak bir yerden yanına geliyoruz. Seninle aramızda da
Mudar kabilesi bulunduğu için ancak haram aylarda yanına gelebiliyoruz. Bize
bir şeyler söyle ki onunla amel ettiğimiz zaman Cennete girebileiim ve geride
bıraktığımız ahalimizi de buna davet edelim" dediler. Allah Resulü
((sallallahu aleyhi ve sellem) de onlara dört şeyi emretti, dört şeyden de uzak
durmalarını söyledi. Onlara tek ve ortaksız olan Allah'a imanı emretti ve:
"Allah'a iman ne demektir
biliyor musunuz?" diye sordu. Onlar: "Allah ve Resulü (s.a.v.) daha
iyi bilir" dediklerinde Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
devam etti: "Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in (s.a.v.) de
Allah'ın Resulü olduğuna şehadet etmektir. Bunun yanında namazlarınızı
kılmanız, zekatlarınızı ödemeniz, Ramazan ayını oruçlu geçirmeniz ve
ganimet'ten elde ettiğinizin beştebirini (hums) vermenizdir." Allah Resulü
(sallallahu aleyhi ve sellem), kabak, testi ve içi ziftlenmiş küpler içinde yapılan
şıradan içmelerini de yasakladı ve onlara:
"Bunları iyice
aklınızda tutun ve geride kalan kabilenize de bildirin" buyurdu. Şu'be der
ki: Ebu Cemre, şırası yasaklanan kaplar içinde içi oyulmuş fıçıları da
zikretmiş olabilir.
Tuhfe: 6527.
316. hadiste tahrici
yapıldı.
ذكر
قول النبي صلى
الله عليه
وسلم رب مبلغ
أوعى من سامع
10- Nebi (s.a.v.)'in
"Kendisine Bildirilen Kişi Bir Sözü Bizzat işiten Kişiden Daha iyi idrak
Edebilir" Sözü
أنبأ عبيد
الله بن سعيد
قال حدثنا أبو
عامر قال
حدثنا قرة بن
خالد عن محمد
بن سيرين قال
حدثني عبد
الرحمن بن أبي
بكرة ورجل في
نفسي أفضل من
عبد الرحمن بن
عبد الرحمن
كلاهما عن أبي
بكر فقال
خطبنا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يوم
النحر قال إن
دماءكم
وأموالكم
بينكم حرام
كحرمة يومكم
هذا في شهركم
هذا في بلدكم
هذا إلى يوم
تلقون ربكم
ألا هل بلغت
قالوا نعم قال
اللهم اشهد
يبلغ الشاهد
منكم الغائب
فرب مبلغ أوعى
من سامع مختصر
[-: 5819 :-] Ebu Bekre der ki:
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Kurban bayramı gününde bize bir hutbe
irad etti. "Bu gününüz nasıl mukaddes bir gün ise, bu ayınız nasıl
mukaddes bir ay ise, bu beldeniz nasıl mukaddes bir belde ise kıyamet gününe
dek mallarınız ve kanlarınız da birbirinize öyle mukaddestir" buyurup:
"Tebliğimi gereği gibi yaptım mı?" diye sordu. Oradakiler:
"Evet, yaptın'' karşılığını verince şöyle devam etti: "Allahım! Sen
de buna şahit ol! Bu söylediklerimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin.
Zira işitmeyip kendisine bildirilen kişi, bu sözleri bizzat işiten kişiden daha
iyi idrak edebilir ... "
Tuhfe: 11682 .
4078. hadiste geçti.
Tahrici için de 4077. hadise bakınız.
أنبأ سليمان
بن سلم قال
أنبأ النضر
قال ثنا بن
عون عن بن
سيرين عن عبد
الرحمن بن أبي
بكرة عن أبي
بكرة قال لما
كان ذلك اليوم
قعد النبي صلى
الله عليه
وسلم على
بعيره فقال أي
يوم هذا قال
فسكتنا حتى
ظننا أنه
سيسميه سوى
اسمه فقال
أليس بيوم
التحريم
فقلنا بلى قال
فأي شهر هذا
فسكتنا حتى
ظننا أنه
سيسميه سوى اسمه
قال أليس بذي
الحجة فقلنا
بلى قال فأي
بلد هذا قال
فسكتنا حتى
ظننا أنه
سيسميه سوى
اسمه قال أليس
بالبلدة قلنا
بلى قال فإن
دماءكم وأموالكم
وأعراضكم
بينكم حرام
كحرمة يومكم
هذا في شهركم
هذا في بلدكم
هذا ألا ليبلغ
الشاهد
الغائب فإن
الشاهد عسى أن
يبلغه من هو
أوعى منه
[-: 5820 :-] Ebu Bekre anlatıyor:
Kurban bayramı günü Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) devesi üzerinde bize:
"Bu gün hangi gündür?" diye sordu. Biz sustuk ve bu güne başka bir
isim koyacağını zannettik. Sonra: "Bu gün Kurban günü değil mi?" diye
sordu. "Tabii ki, Kurban günüdür" karşılığını verdik. "Bu ay
hangi aydır?" diye sorunca biz yine sustuk ve bu aya başka bir isim
koyacağını zannettik. Sonra: "Bu ay Zilhicce ayı değil midir?" diye
sordu. "Tabii ki, Zilhicce ayıdır" karşılığını verdik. Sonra:
"Bu belde hangi beldedir?" diye sordu. Biz sustuk ve bu beldeye
farklı bir isim koyacağını zannettik. "Burası (haram olan) belde değil
midir?" diye sorunca: "Tabii ki öyledir" karşılığını verdik.
Bunun üzerine Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Bu ayınızda ve bu
beldenizde bu gününüzün haramlığı gibi kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da
birbirinize haramdır! Bunları burada olanlar olmayanlara bildirsin. Zira hazır
bulunan kişi, bu sözleri kendisinden daha iyi kavrayabilecek birine
ulaştırabilir" buyurdu.
Tuhfe: 11682 .
4077. hadiste tahrici
yapıldı.